1. (a) üstün(d)e, üzerin(d)e, en tepede, en üstte.
    One thing happened on top of another: Olaylar
    üst üste/birbiri üstüne geldi. (b) üstelik, ilâveten.
    on top of that: buna ilâveten, üstelik, hem de. (c) az kalsın, neredeyse, (d) tamamen duruma hâkim.
    I'm on top of the world: Dünyalar benim oldu, çok mutluyum.
çok formunda olmak Fiil
üstüne binmek Fiil
inzimam etmek Fiil
tüy dikmek Fiil
bütün bunlara ek olarak Zarf
tüm bunlara ek olarak Zarf
bütün bunlara ilaveten Zarf
tüm bunlara ilaveten Zarf
üstelik Zarf
mutlu olmak, dünyalar kendisinin olmak, sevinçten uçmak.
kendini çok iyi hissetmek Fiil
birinin üstüne çıkmak Fiil
bir volkanın tepesinde oturmak Fiil
valizi arabanın tepesine koymak Fiil